300 binden fazla yedek asker silah altına alındı. Gazze sınırının İsrail tarafındaki “Kibbutz” denilen çiftlikler Merkava tankları, toplar ve savaş giysilerini kuşanmış, ağır silahlı binlerce piyadeyle dolduruldu.
İsrail Hava Kuvvetleri ve Donanması, Hamas ve İslami Cihat’ın Gazze’deki sığınaklarını ve silah depolarını bombalamaya devam ediyor. Bu süreçte az sayıda Hamas komutanıyla beraber ve binlerce sivil de öldü ve yaralandı.
Her iki tarafın da üstlenmediği Gazze’deki hastane saldırısında yüzlerce kişinin ölmesi bölgedeki gerilimi daha da alevlendirdi.
İsrail, Gazze’ye yönelik kara operasyonunu başlatmadı. Bunda rol oynayan bazı unsurlar var.
Biden faktörü
ABD Başkanı Joe Biden’ın aceleyle planlanan İsrail ziyareti, Beyaz Saray’ın kötüleşen durumdan ne kadar kaygılı olduğunu gösteriyor.
Washington’ın iki büyük kaygısı var: Kötüleşen insani kriz ve çatışmanın Orta Doğu’ya yayılma ihtimali.
ABD Başkanı, İsrail’in 2005’te terk ettiği Gazze’yi yeniden işgaline karşı olduğunu net bir şekilde söyledi. Biden bunun “büyük bir hata olacağını” belirtti.
Biden resmen, ülkesinin Orta Doğu’daki en büyük müttefikine stratejik destek vermek ve İsrail’in Gazze konusundaki planlarını duymak için İsrail’i ziyaret etti.
Biden, gayriresmi olarak da sertlik yanlısı Binyamin Netanyahu hükümetine itidal çağrısı yapmak için gitti.
ABD, İsrail Gazze’ye karadan girerse bunun nasıl olacağını, çıkıp çıkmayacağını ve çıkışın ne zaman olacağını bilmek istiyor.
Amerikan başkanlık uçağı Airforce One, Tel Aviv’deki pistte park halindeyken, Gazze’nin topyekun işgal edilmesi, ABD için de İsrail için de iyi gözükmezdi.
Gazze’deki El Ahli hastanesine saldırıyla gölgelenen ziyarette, Biden İsrail’in tezlerini açıkça destekledi.
İran faktörü
Son birkaç günde, İran İsrail’in Gazze’ye saldırısının yanıtsız kalmayacağı yönünde sert uyarılar yaptı. Peki bu pratikte ne anlama geliyor?
İran, Orta Doğu’da bir dizi Şii milis grubunu fonluyor, eğitiyor, silahlandırıyor ve bir dereceye kadar kontrol ediyor. Bunların açık ara en güçlüsü ise Lübnan’da İsrail’in kuzey sınırında bulunan Hizbullah.
Hizbullah ve İsrail, 2006’da savaşmış ve İsrail’in modern tanklarının gizlenmiş mayınlarla ve iyi planlanmış baskınlarla devre dışı bırakıldığı, iki tarafa da hasar veren ve beraberlikle sonuçlanan bir çatışma yaşanmıştı.
O zamandan bu yana, Hizbullah İran’ın yardımıyla yeniden silahlandı ve 150 bine yakın roket ve füzeye sahip olduğu sanılıyor. Bunların birçoğu da uzun menzilli ve güdümlü roketler.
İsrail Gazze’yi işgal ederse, Hizbullah’ın İsrail’in kuzey sınırında yeni bir cephe açabileceği ve İsrail ordusunu iki cephede birden savaşmak zorunda bırakabileceği yönünde bir tehdit söz konusu.
Ancak bu da ABD’ye ait iki savaş uçağının Doğu Akdeniz’e gönderildiği ve İsrail’in yardımına koşmaya hazır olduğu bir ortamda, Hizbullah’ın böyle bir savaşı isteyeceği anlamına da gelmez.
Bu da İsrail’e, Hizbullah’ın herhangi bir saldırısının, ABD donanmasının uçak gemileriyle taşıdığı hava gücüyle, yıkıcı bir misillemeyi beraberinde getireceği güvencesi veriyor.
Öte yandan, Hizbullah’ın 2006’da İsrail’e karşı giriştiği son savaşta, ileri anti-gemi füzeleriyle bir İsrail gemisini vurduğunu da hatırlatmak gerekir.
İnsani faktör
İsrail hükümetinin insani kriz anlayışı, mesele Hamas’ı Gazze’den söküp atmak olduğunda, tüm dünyanın gerisinde kalma eğilimi gösteriyor.
Aralıksız İsrail hava saldırıları nedeniyle ölen Filistinli sivillerin sayısı büyürken, Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısından sonra İsrail’e yönelen küresel sempati, hava saldırılarının durdurulmasına ve sıradan Gazzelilerin korunmasına odaklandı.
İsrail güçleri Gazze’ye karadan girerse, ölü sayısı daha da artacaktır.
Baskınlarda, keskin nişancılarla ve bubi tuzaklarıyla çatışmada İsrail askerleri de ölecek. Hatta çatışmaların çoğu yer altındaki kilometrelerce tünellerde gerçekleşebilir.
Ancak büyük ihtimalle, bir kez daha büyük kayıp verenler sivil nüfus olacak.
REUTERS
Büyük istihbarat fiyaskosu
İsrail istihbaratı kötü bir ay geçirdi.
İsrail iç istihbarat servisi Şin Bet, Hamas saldırısının gelişini öngöremeninin sorumluluğunu üstlendi. Gazze’de Hamas ve İslami Cihat komutanlarını takip eden bir muhbir ve casus ağına sahip olmaları gerekiyordu.
Ancak İsrail’ün güneyinde o korkunç Cumartesi sabahı yaşananlar, 1973’teki Yom Kippur savaşından bu yana görülen en büyük istihbarat fiyaskosuydu.
İsrail istihbaratı son 10 gündür nedamet getirmeye çalışıyor ve İsrail ordusuna rehinelerin adları ve konumlarıyla Hamas komutanlarının nerede saklandığını bulmakta yardımcı oluyor.